ŞEHİT ERDAL ANDOK(GÜVEN AKKUŞ)
Kod Adı: ERDAL ANDOK
Adı SoyAdı: GÜVEN AKKUŞ
Doğum Tarihi ve Yeri: 26.01.1979 / İSTANBUL
Anne Adı: ŞÜKRAN
Baba Adı: HÜSEYİN
Şehadet yeri ve Tarihi: 22.05.2007 Ankara Ulus Anafartalar çarşısında
fedayi eylem sonucunda Şehit
Şehit Erdal Faşizme Karşı Mücadelemizde Bir Önderdir.
21 Mayıs 2007 tarihinde Ankara'da gerçekleştirdiği fedai eylem sonucunda şehit düşen Erdal Yoldaş (Güven Akkuş) bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizde yolumuzu aydınlatan bir önderdir.
Erdal Arkadaş aslen Koçgirili, Sivas'a bağlı Zara'lı olup 1979'da İstanbul'da doğmuştur. Baba tarafı Kürt, anne tarafı ise Türk'tür. Daha çok alevi kültürün yoğun olduğu, Kürtlüğün inkar edilmediği ancak Türklüğün daha yoğun yaşandığı, 1919 Koçgiri isyanında yerini almış, bundan da kaynaklı sisteme tepkili bir aileden gelmektedir.
Bu aile gerçekliğinin Erdal Arkadaşın şekillenmesinde büyük bir etkisi olmuştur. Çocuk yaşlarından itibaren arayışları onu devrimci düşüncelere iterken 12 Mart 1995'te yaşanan Gazi Katliamlarında yaşananlar sisteme karşı geliştirilmesi gereken duruş ve mücadele konusunda kendisini bir kararlılığa götürmüştür. Bu arayış ve mücadele istemi ile Türkiye Sol hareketleri ile tanışmış ve kısa zamanda aktif eylemsellikler içerisine girmiştir. Bu eylemsellikler sonucunda 1996'da düşmana esir düşmüş ve iki yıl zindanda kalmıştır.
Erdal Arkadaş zindanda kaldığı süreçte, Denizlerin, Mahirlerin ve İbrahimlerin mirasına uygun bir devrimci, örgütlü arayışı sonucunda PKK hareketi ile tanışmıştır. Bir yandan PKK'nin sistem karşısındaki gerçekliğini çözümlerken diğer yandan kendi gerçekliğini tanıma Erdal Arkadaşı bu harekete daha fazla yakınlaştırmıştır.
Erdal Arkadaş 1998 yılında zindandan çıkmasının ardından ülke dışına, Avrupa'ya çıkar ve akrabalarının yanına yerleşir. Arayışlarının güçlülüğü ve akrabalarının da yurtsever olması Erdal arkadaşı giderek daha fazla örgütlü ortama çeker ve 4 yıl boyunca Avrupa'da PKK'nin gençlik çalışmalarını öncü düzeyde yürütür. Ancak bu çalışmalarda kalmayı yetersiz bularak 2002 yılında Kürdistan Dağlarına gelerek HPG saflarında bir gerilla olur.
Erdal Yoldaş HPG saflarında olduğu sürece, kaldığı tüm alanlarda başarılarıyla, emek ve fedakarlığıyla ön plana çıkar. Başkan Apo'ya bağlılığı yaşamın vazgeçilmez öğesi olarak ele alan Erdal Arkadaş 15 Şubat Komplosunu hiç bir zaman kabullenmemiş ve mutlaka Başkan Apo'nun özgürlüğe ulaştırılması gerektiğini, bunun için de militanlar olarak en üst düzeyde mücadele yürütülmesi gerektiğine inanmış, kendisini bu biçimde pratikleştirmiştir.
Bu temelde geliştirilen mücadeleyi yetersiz bularak daha radikal ve sonuç alıcı bir mücadele çizgisinin arayışına girmiştir. 2004 yılının başlarından itibaren bunu gerçekleştirebilecek bir örgütlenme çalışmasını başlatan arkadaşlarımız arasında yer almıştır. Bu çalışmaların sonucunda Bağımsızlık ve Özgürlük örgütümüz olan TAK'ın kurucu üyeliğini yapmıştır.
Erdal Yoldaş bir yandan örgütümüzün yürütücülüğünü yaparken diğer taraftan bireysel intikam eylem hazırlığını da bizzat kendisi yapmıştır. 2007 yılında Başkan Apo'nun zehirlenmesi üzerine kendisinin hazırladığı ve planladığı Türk Genel Kurmayına dönük eylemi için Ankara'ya gitmiştir. Eylem aşamasında takibe alındığını fark etmesi üzerine, Ulus/Anafartalar'da esas hedefine ulaşmadan, intikam eylemini gerçekleştirmek durumunda kalmıştır.
Şehit Erdal'ın gerçekleştirmiş olduğu eylem Türk faşizmine karşı bir intikam eylemidir. Komployu gerçekleştiren tüm güçleri uyarı eylemidir. Şovenizmin etkisinde olan Türkiye halkını uyandırma eylemidir.
Bu eylemle beraber Erdal Arkadaş örgütümüzün ilk şehidi olma mertebesine ulaşmıştır. Bu temelde Komutan Erdal'ın açtığı yolda ilerleyeceğimizi belirtiyor, onun Önderliğinde başlayan mücadeleyi yükseltme sözümüzü yineliyoruz.
Bijî Serok Apo
Bijî Şehit Erdal
Bijî Serxwebun û Azadî
Bijî TAK
Teyrêbazên Azadîya Kurdistan
---------------------------------------------------------------------------------------------
Ölü ruhlar, hükmedilebilirdir egemenler için her zaman.
Halkların özgürlükle var olma mücadeleleri bazen en ince yöntemlerle, bazen baskı ve zorla en kanlı biçimde, bazen de ikisi iç içe yürütülerek bitirilmeye çalışılmıştır. Fiziksel varlık dahi sistemler hizmetinde acımasızca kullanılmış, toplumlar ruhsal, kimliksel, kültürel ve ideolojik varlıktan yoksun kılınmak istenmiştir. Günümüzde de toplumları yalanlarına inandırmaya devam etmekte, önüne zorunluluk olarak konana göre sürüklenen kalabalıklarla sistemlerini ayakta tutmakta ve ömürlerini uzatmaktadırlar. İnsan böyle insan olmaktan çıkmadı mı? Köleliği içselleştirmiş bu “var oluşta”; tavırsızlık, tepkisizlik, reflekssizlik, sessizlik ve sürüklenmişlikle geçen zaman dilimine yaşam diyebilir miyiz? Yaşam dünyaya gözlerimizi açtığımız ve kapattığımız an arasında mıdır? Ya Özgürlük! Her insanın özünde var olan zapt edilmez gerçeklik değil mi? Öyleyse ölümüne sarılmaz mı insan özgürlük hayallerine?
Yaşam kendi akıntısında sürükleyemez hayallerine tutkun insanı. Hayallerine aşk gibi tutkulu insan, yaşamın yönünü hayallerine çevirmesini bilen insandır.
Hayalleri uğruna mücadele eden büyük savaşçıların karşısında ölümün ne kadar anlamsızlaştığını okumuşuzdur tarihten. Fiziki ölümüyle bir halkın yaşam güvencesini oluşturan fedailer, ruhlar lanetlenmemişse unutulmazlar.
20. yy’ın son çeyreğine kadar, anlamlı yaşam savaşında kendini yeniden yaratma ve insanlığa mal olmuş değerleri koruma, bu değerlere yeni değerler katma tutkusu, çocukluk hayallerinde rüyalara konu olurdu yalnızca…
İnsanlık ve yeryüzü bu kadar kirletilmemişken cennet topraklar olarak adlandırılan diyarlarda doğan, büyüdükçe giderek yükselen güneş gibi aydınlığı tüm insanlığa bahşetmenin büyük savaşında olan Başkan APO’nun öğretisinde çocukluk hayallerimiz adlandırılmış, dillendirilmiştir. Unutmamışsak ya da unutturulmamışsa hayallerimiz, bu gerçeği gördükçe akmak isteriz Önderlik felsefesinde gerçekleşen yaşama.
Onursuz ve kimliksiz bir yaşamdan kaçıp geldiğimiz onurlu yaşam mekanlarındaki ilk dersimiz: Onuru, kimliği ve yaşamı kazanmak için kirletilmiş kişiliklerimizden arınma, aşma zorunluluğudur. Sonra kendini aşarak arınmışlar topluluğunun yarattığı değerlerin büyüklüğü tüm görkemiyle çağırır zirvelere doğru.
Çocuk saflığında, temizliğinde kurduğumuz hayallerimizi takip ederek koşarken bu yaşam yolunda; her kulvarda kendimize, yaşama, insanlığa anlam verdikçe büyüyüp büyüttük mü hayallerimizi? Ne kadar sahiplendiğimizi, hayallerimizin yaşamımıza ne kadar yön verdiğini de sormalıyız bu sorulara cevap bulabilmek için.
Bu tırmanışı sırat köprüsüne çeviren geriliklerimizin yol açtığı en büyük acı; güzelliklerin yaratıcısı ve en büyük emekçisi olan Başkan APO’nun esaretidir. Böyle olalı beri tutsağız, böyle olalı beri onlarca kat daha fazla borçluyuz Önderliğimize, halkımıza…
Başkanımıza, büyük bedellerle yaratılan değerlerimize her yönelim; APOCU fedailerde sarsılmaz intikam duygularının yakıcı bir biçimde patlamasıyla karşılığını bulmuştur.
Şehitler fedai yaşamın akışı olarak gördüler fedaice anlamlandırılmış “ölüm” denen fiziksel ayrılığı.
Beklemediler, aramadılar. Bekleneni kendilerinde yaratıma yöneldiler.
Bu tarih; mürekkeple ak sayfalara nakşedilmiyor. Her sayfasına dökülen kanlar, yanan canlar ve patlayan bedenler resmediliyor. Bu tarih yiğit evlatlarının canıyla halkımızın yüreğine, yaşanan direnişle de düşmanın beynine kazılmakta. Fedai çıkışlarla doğan TAK bugün de bu gerçeklikle yürümekte.
Erdal Yoldaşla yaşamış olmanın anlam verdikçe onurunu ve yerine getirdikçe sorumluluğunu taşıyoruz.
Bu bilinçle pratikleşme sözündeyiz.
TeyrêBazên Azadîya Kurdistan (TAK)